eeyore hakkındaki en özel şeylerden biri, klinik olarak depresyonda olduğu halde arkadaşları tarafından maceralara, keşiflere davet edilmesidir. hiç kimse ondan mutlu gibi davranmasını beklemez onu arkada bırakmaz ya da değişmesini istemez arkadaşları ona sadece sevgi gösterirler
netflix'te tamamen tesadüf eseri denk geldiğim, harika bir mini dizi izledim. adı: from scratch. eğer hüngür hüngür ağlayayım, şu sıralar buna çok ihtiyacım var diyorsanız tavsiye ederim. 😊
ahmet telli'nin dediği: ""anısı biz olalım bu sokakların / öpüşmediğimiz tek saçak altı / hiçbir otobüs durağı kalmasın / biz yürüyelim kent güzelleşsin."
eeyore hakkındaki en özel şeylerden biri, klinik olarak depresyonda olduğu halde arkadaşları tarafından maceralara, keşiflere davet edilmesidir. hiç kimse ondan mutlu gibi davranmasını beklemez onu arkada bırakmaz ya da değişmesini istemez arkadaşları ona sadece sevgi gösterirler
“Benim neyimi seviyorsun?" diye soruyor. "Düşlerini, dirseklerini, güvenliğinin dört yanını kuşatan kuşkularını, saçının olağandışı sıcaklığını, elde etmek istediğin ama korktuğun her şeyi, şu ufacık...”
abidin dino'nun güzin dino için yazdığı mektuptan bir bölüm: "telefonda, sesini bir sevdim ki, ne kuytu bir insansın, limana varmış bir gemiyim sesini duyunca."
abidin dino'nun güzin dino için yazdığı mektuptan bir bölüm: "telefonda, sesini bir sevdim ki, ne kuytu bir insansın, limana varmış bir gemiyim sesini duyunca."
abidin dino'nun güzin dino için yazdığı mektuptan bir bölüm: "telefonda, sesini bir sevdim ki, ne kuytu bir insansın, limana varmış bir gemiyim sesini duyunca."
“Benim neyimi seviyorsun?" diye soruyor. "Düşlerini, dirseklerini, güvenliğinin dört yanını kuşatan kuşkularını, saçının olağandışı sıcaklığını, elde etmek istediğin ama korktuğun her şeyi, şu ufacık...”
John Berger'in dediği: “Seninle karşılaşıncaya kadar gerçekleşmekte olan bu değişimi adlandırmaktan acizdim. Bugün ilerlemiş yaşımda koyduğum ad ise: aşkın içe işleyişi.”
Yakin zamanda izlediğim filmler arasında sanıyorum ki açık ara en iyisi kesinlikle The Peasants olabilir. Oyunculuklar, senaryo, filmin hazırlanış aşaması, müzikleri ve daha nicesiyle muazzam bir filmdi. ❤️
“seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben. evlerin ve kalabalığın ağırlığını sana üstün tutmadım. yoksulluğun acısından hafif bilmedim acını. nereye gidersem gideyim seni yürüdüm hep. sevincini bir barış, bir bayram sabahı gibi taşıdım içimde.”
“Hayatımın en mutlu ânıymış, bilmiyordum. Bilseydim, bu mutluluğu koruyabilir, her şey de bambaşka gelişebilir miydi? Evet, bunun hayatımın en mutlu ânı olduğunu anlayabilseydim, asla kaçırmazdım o mutluluğu...”
“Karpuzu kestin, baktın ki kabak. gene de zorla yiyecek misin o karpuzu?” canım Fethi Naci'nin bu cümlesinden sonra başladığım her ne ise, hoşlanmadığım yerde bırakmaya karar verdim. Kitabı da, insanı da.
"Ardına bakmadan çekip gidenlerin peşine düşmek için yaratılmadık biz. Bir görünüp bir kaybolmak ayın ve yıldızların işidir. Sen insansın. Hatırladın mı?"
“Fransızcada şöyle bir deyiş var: “Je peux lire en elle/lui comme dans un livre ouvert.” [onu açık bir kitap gibi okuyabiliyorum.] İçeride olana ulaşmak için duyduğumuz o arzuyu ifade etmenin ne güzel bir yolu, değil mi?”
“Benim neyimi seviyorsun?" diye soruyor. "Düşlerini, dirseklerini, güvenliğinin dört yanını kuşatan kuşkularını, saçının olağandışı sıcaklığını, elde etmek istediğin ama korktuğun her şeyi, şu ufacık...”
"Çünkü umut etmeden yaşamak ne kadar zor, değil mi? Bir gün hiç beklemediğim bir an hiç beklemediğim bir yerde karşılaşabilmeyi nasıl istediğimi anlatamam."
🎬 Gelecek Uzun Sürer, 2011
john berger'in dediği: “senin görünmenle her şey değişivermişti. demiryolu altındaki geçitten batan güneşe, panoda tren vakitlerini bildiren rakamlardan dama tünemiş martılara, henüz görülmeyen yıldızlardan damağımda kalmış kahve tadına dek her şey. artık “ev”deydim.”
“İnsanlara bağlanamazsın çünkü eninde sonunda sana karşı olurlar ya da ortalıktan öylece kaybolup seni tek başına bırakırlar. Ama herkesi hayatının dışında bırakamazsın. Ne bileyim, insan sevebileceği birine… Tutunabileceği birine ihtiyaç duyar.”