Hukukçuların bütünüyle hukuk dışı buldukları bir karar gerekçe gösterilerek Van Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen DEM Parti adayına mazbatasının verilmemesi Van halkının iradesini tanımamaktır. Bu kabul edilemez. Seçimlerin siyasi maksatlı yargı kararlarıyla gölgelenmesine
Kaç yıldır içinde bulunduğu masaya ‘kumar masası’ diyerek, KK’nın ihtirasına ve otoriterliğine kadar işi vardırdı. İmamoğlu ve Yavaş’ı kıskaca aldı. Bu normal bir siyasi manevra değildir. Bu geldiği siyasi hareketin alışık olduğumuz tıynetinin tezahürüdür.
Ne düştüğümüz mahkemeye, ne gittiğimiz doktora, ne apartmandan çatılmış üniversiteye, ne uçtuğumuz havaalanına, ne verdiğimiz kana gram güvenimiz kalmadı. 1839'dan beri ite kaka çarpık çurpuk da olsa çakılan modern kurumlar bir bir çökertildi. Çaresiz hissettiğim günlerden biri.
Çadır kaç m2 diyor. 25. Ooo iyiymiş.Çadırda bakın çayımız da var diyor. Antresi var diyor, o da var diyor. Bu da var diyor. Salon salomanje utanç verici bir gayret be arkadaşım.
Madencilerin bu ülkede hiç kıymeti bilinmez, hayatları ‘fıtrata’ bağlanır, ama bu felakette bir kez daha gördük ki hakları ödenmez. Maden işçilerimizin kalbinden ellerinden öperim. Kaç canı canınızı tehlikeye atarak kurtardınız.
#deprem
İstediği sonucu alana kadar seçimi yineleme, istediği sonucu alana kadar kuralları değiştirme, istediği sonucu alana kadar sayımı tekrarlama işine demokrasi denmiyor. 7 Haziran’dan beri olan budur.
Gazetecinin siyasetçiyle ilişkisi haber almak, atlatmak üzerine kurulmuştur, siyasetçi de bunu bilir. Eğer off-the-rec denilmiyorsa, her söz haberdir. Yalnız karşı tarafın savunmasız anlarına önlem olarak “bunu yayınlamamda sakınca var mı” diye sormak her zaman etik olandır.
Şimdi bana bir tek gazeteci çıksın ve desin ki; “seçim gecesi C.B adayı İnce ortada yok. Saatler 00.37. Herkes onu merak ediyor. Ve kendisind soruyorsunuz. O da ‘adam kazandı’ diyor. Ben bunu haber yapmam. Bilgiyi kendime saklarım” bunu söyleyecek gazetecileri! göreyim.
Yoğun toptancı arayışlarımız sonucu 350 adet -5'e uygun uyku tulumu, 600 çorap, 300 eldiven, 300 polar boyunluk, 150 kalın bere alabildik, gücümüz bu kadarına yetti, İBB'nin Yenikapı'daki kamyonuna yetiştireceğiz. 2 saatte bir kamyon kalkacak oradan, bilginize.
Muharrem İnce sahici bir konuşma yaptı. Böyle bir durumda yapılabilecek en doğru konuşma buydu. Bir de tabii CHP genel başkanlığını acilen istiyor, anlaşılan o.
Virüs kimseyi eşit etkilemedi, dünyanın hiçbir yerini, sınıfını, cinsiyetini, ırkını eşitlemedi. Kadınları ve elbette belirli sınıftaki kadınların pamuk ipliğiyle ördüğü dengeyi kaidesinden sarstı. Prof. Deniz Kandiyoti'ye sordum, anlattı:
Erdoğan’ın tek başına yöneteceği, Bahçeli’nin devlet/bürokrasi kadrolarını sağlama alacağı milliyetçi, öngörülemez, denetlenemez bir Türkiye’yi çok zor günler bekliyor. Seçim döneminde birleşen akıllı birleştirici sivil zihniyet kendini diri tutmazsa yandı gülüm keten helva.
İmamoğlu - Yıldırım tartışmasında açık ara bir kazananın olduğunu görüyorum. Aksi görüşleri okuduğumda acaba aynı programı mı izledik diye düşünüyorum. Karşı tarafın üç büyük gafına - “Yoh / Sayıştay / Suriye “- karşılık İmamoğlu tek gaf yapmadı. Üstelik…
#Meralaksener
İmamoğlu’nun adını sadece Yavaş’ı tek başına bırakmamak, asıl niyetini örtmek için öne sürdü. Yavaş’ı da sadece daha kolay yönetiriz diye istemiyor. Adlı adınca şunu da söyleyelim: Alevi Cumhurbaşkanı istemeyen bir devletin siyasi temsilcisi olduğu için istiyor.
Bu twiti haklı eleştiriler nedeniyle yeniden düzenliyorum. Hiç güzel bir tarzda yazmamışım. Amaç ‘nispeten güvenli çıkışlara’ dikkat çekmekti. Ama Tarkan’a ayıp etmişim, kusura bakmasın. Şu şekilde olması gerekirdi: “Ooo Ahmet beyle Abdullah bey de gelmişler!”
Bu seçimin Erdoğan dışındaki kazananı Muharrem İnce’nin birleştirdiği kitle ve sahici aklıselim siyaset dili aslında, büyük bir moral bozukluğu içinde olsa da bu kitle onyıllardır derinleştirilen fay hatlarının üstünden atlayabildiğini fark ettiğinde toparlar. Vallahi.
Antep'teki ailemizin maalesef evleri yıkıldı, göçükten çıkarıldılar, hastanedeler, durumları iyi. Fakat iyi olmayan çok insan çok kayıp var. Telefonları hatlar üstünden meşgul etmemek gerekiyor. Sanırım wifi üstünden ulaşmak daha kolay ama o da tam olmuyor.
HDP’yi kapatma erken seçim alameti, gündem değiştirme gayreti diyenler var. Bence AKP’nin devletin en köhne en zalim ve en öğrenmeyen versiyonuna rücu ettiğinin, faşizan daireyi tam tur döndüğünün kanıtı. Hayırlı olsun.
1) Rahmetli babamın her seçimde sandıklar kapandıktan sonra çeşitli sandıkların sayımına tanıklık ettiğini hatırlıyorum. 20 yıl kadar önce, 'buzdolabı ve fırının' olduğu fakat seçim hilesinin, sınav çalmanın vs genelgeçer sayılmadığı bir dönemdi.
YSK’nın referandumla başlayan kendi içtihadına karşı gelme, keyfi biçimde oyunun kurallarını değiştirme geleneği sürüyor. Neyse sürsün, olsun ve rahat rahat bitsin. Böyle diyeceğiz ne yapalım. Yoksa herkes biliyor geçersiz oy ne demek ve bir sandık geçersiz oya nasıl karar verir!
YSK'nın İstanbul İl Seçim Kurulu'nun tedbir kararını kaldırma gerekçesi: İlçe Seçim Kurulu'nun kararının uygulanması için kararın kesinleşmesi gerekmiyor!
Kürtlerin yoğun yaşadığı şehirlerde MHP oylarındaki artış 2015 sonbaharından sonra bölgeye yapılan polis, jandarma ve özel güvenlik görevlisi rakamlarındaki ciddi artışla belki açıklanabilir. Bir “güvenlik” demografisi üretiminin sonucuyla karşı karşıya olabiliriz.
Üstelik yakında kapatacakmış gibi yaptıkları bu sosyal kanallarımızdan başka güvenilecek ‘gazete’-‘tv’ filan yok muydu, önemli açıklamalar için... diye düşündüm, şaşırdım ben! İnstoş’un bi temsilcisi bile yokken ve ortalık rejim temsilcisi kaynarken. Yıpratıcı gerçekten.
Israelis say they protest "because we don't want to become like Poland," once the country that symbolised democratic transition, now better known for its broken judiciary and growing autocracy
Önce Devlet Bahçeli, şimdi de onun hapisten kurtarmaya çalıştığı mafya lideri gazetecileri isim isim tehdit ediyor. Bir de aynı üslupla HDP’yi tehdit eden içişleri bakanı var. 90’ların başkanlık versiyonu böyle başlıyormuş.
Canım İstanbul, rüyalarımın baş karakteri güzelleri güzeli deli dolu İstanbul… Senden başlasın tüm ülkeye yayılsın güzellik birliktelik… İmamoğlu’nun dediği gibi bu ülkenin İstanbul’da buluşan tüm asli unsurları, sahipleri teşekkürler. Sağolun. Varolun.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan Boğaziçi Üniversitesi mezunu öğrencileri, 'Siz İsteyin, Biz Döneriz' hareketi başlattı.
Kemal Kılıçdaroğlu, yurtdışında yaşayan gençlere Türkiye'ye dönmeleri için çağrıda bulunmuştu.
Yanlış. Türkiye seçmeninin deneyimine ve pratiğine uymayan bir taktik boykot. Hele de bizimkisi gibi bir rejimle mücadelenin yöntemi hiç değil. Ne olursa olun açılacak her çatlaktan - bu bir gayriadil sandık da olsa - sızmayı denemeli ışık. Siyaset bilimi de şair de böyle diyor.
Muhalefetin yeniden seçim tuzağına düşmeden iktidarın oy kaybını göstermesi mümkün. Aktif bir boykot -seçime giriyormuş gibi çalışarak, sandıkları tutarak- Binali Yıldırım’ın 3,5 Milyon oyu geçememesini sağlamak. Zor ama imkansız değil.
HDP’ye İstanbul seçimlerini boykot etmeme ve İmamoğlu’nu destekleme faturası kesiliyor. Öcalan’ın yeniden masa kurulsun minvalindeki sözlerine de cevap bir nevi. Buna artık siyaset filan denmez. Başka şey denir.
Türkiye’nin yakın dönem tüm kritik dönemeçlerindeki en tehlikeli ve kilit isim, ülke tam kafayı kaldırıp nefes alacakken dibe batıran, karartan, bunaltan isim. Çakıcı değil, onun dava arkadaşı olduğunu belirten bu zat. En derin Devlet!
Kamuoyu nezdinde algı oluşturmaya çalışan Kılıçdaroğlu ve yanında yöresinde yuvalanan işbirlikçilere cevabım şudur: 1-Alattin Çakıcı bir Ülkücü şehidimizin oğludur. 2- Alaattin Çakıcı ülke ve millet sevdalısı bir Ülkücüdür. 3- Alaattin Çakıcı benim dava arkadaşımdır.
Hatay’da hala su yok. Çadır yok. İskenderun’da kurulan çadırların bazıları fırtınada uçmuş. Şehirlerde uyuz, bit ve ishal salgını var. Bizi bunları çözmeyle uğraşmaktan alıkoyan siyasi enkazların canı cehenneme.