Fazla bilimsel detay verince millet söyleniyor diye bu kısmı bölümlerden silmiştim ama burada paylaşsam sorun olmaz bence. *.*
#D
üşmüşMeleklerSenfonisi
Herkes lütfen sakince bir yere otursun. Şu an inanılmaz bir
#DmsLaneti
vakasıyla karşı karşıyayız. Ülkede köklü bir aile var. Soyisimleri Saral. Sembolleriyse ağaç. Az evvel de bizzat İbrahim Saral hesabımızı takibe aldı.
ÖZETLE İŞLER PARANORMAL BOYUTA ULAŞTI ARKAŞLAR KAÇIN
Sahneyi kafanızda canlandırarak okusanıza. Elena topuklu ayakkabıyı fırlatınca Alparslan kafasını eğiyor, sonra doğrulup kaldığı yerden BOŞAMIYORUM ULAN diye böğürmeye devam ediyor. Bi hayal edin ahsjsjsj
#Ederlezi
Önemli bilgi: "Gözcü"(watcher) kelimesi tüm kutsal kitaplarda "melek" veya "düşmüş melek" anlamında kullanılır. Kelimeyi ilk kez bu şekilde kullanan da Babil kralı Nebukadnezar'dır.
#D
üşmüşMeleklerSenfonisi
"Ozan şuna bir yumruk at!" diye kükredi. "Ama sağlam olsun!"
Boynumu büktüm. "Bacağım daha tam iyileşmedi, Hakkı Amca."
Baba oğul aynı anda başını çevirip bana baktı. Bir şey söylememişlerdi fakat yüzlerindeki birbirinin kopyası ifade aynı şeyi söylüyordu; 'Hassiktir oradan.'
Şu an Tenet izliyorum ve dakika bir gol bir binlerce insanla dolu bir binaya önce bayıltıcı gaz verip sonra insanları patlattılar...
Christopher Nolan denen ibnetora nasıl telif davası açabiliriz bilen var mı? :')
#D
üşmüşMeleklerSenfonisi
Kör Kütüphaneci'nin sırlarını, Feza Dorsey'in hisleriyle olan savaşını, Şeytan'ın çevireceği oyunları ve giderek büyüyen kaosta Lilith'in sessizce ilerleyen planlarını okumaya hazır mıyız?
Bu akşam 21:45'te, DMS evrenindeki kaosa hepiniz davetlisiniz. Sevgilerle! ✨
*Ziggurat Sümerce'de "dağ" demektir.
*Gök ve yeryüzü benzeşimi Hermes Trismegistus'un mottosuyla özetlenebilir: "As above, so below." (Yukarıda ne varsa, aşağıda da o vardır.)
-Görseller Mircae Eliade, Babil Simyası ve Kozmolojisi kitabından...
#D
üşmüşMeleklerSenfonisi
Gülnihal bu adamı her gün laboratuvarda gördüğü halde Hakkı'yla karşılaştığında "Aman yarabbi... Bir insanın gözleri bu kadar mavi olabilir mi?" diye hayrete düşmüştü. Karadağ erkeklerinin nasıl inanılmaz gözleri olduğunu varın siz hesap edin. 😌
#Ederlezi
son bölümden silinen, daha doğrusu ötelenen kısım. İlerleyen bölümlerde bu kısmı hikayede paylaşacağım için buraya atmamda sakınca yok bence. 🤔
dünyanın en elena görseli bu olabilir. güneşte civciv sarısına dönmüş, örgüsünden çıkarak dağınık bir görüntü oluşturan saçlarıyla; yüzündeki şebek sırıtışıyla; ağzındaki papatyasıyla tepeden tırnağa elena. alparslan’ın telefon ekranında bu fotonun olmasına şaşmamalı. 🌸
"Eskiden telefon kilitleri rakamlarla ya da desenlerle açılırdı. Dilediğinizde bunları değiştirebilirdiniz. Peki ya biyometrik şifreler? Parmak izinizle ekran kilidini açtığınızda şifrenin ne olduğunu hiç düşündünüz mü?
Ben söyleyeyim, şifre sizsiniz."
#D
üşmüşMeleklerSenfonisi
Kör Kütüphaneci ismi, Jorge Luis Borges'in eserlerinde kendine taktığı mahlastır. Yazarın ölümünden sonra bu lakap edebiyat dünyası tarafından da benimsenmiştir. DMS'de Ertuğrul Saral'a takılan Kör Kütüphaneci lakabı aslında Borges'e yapılan bir göndermeydi. :)
Kollarını açtığını görünce yalpalayarak gidip doktora sarıldım. Hıçkırarak ağlamaya başlamadan hemen önce bastıramadığım bir "Baba!" nidası çıkmıştı ağzımdan. "Baba, sana çok ihtiyacım var!"
Başımı okşarken "It's over, my son." dedi babam. Ağladığını sesinden anlamıştım.
"Çok mu komik?!" diye bağırıyorum onlara dönüp. "Pezevenk kankanızın saftirik aksesuarıyla alay etmek çok mu komiğinize gitti?"
Alp ve Cavit sessizliğe gömülürken tepemde Aras'ın sesi duyuluyor. "Ne alayı?"
"Cenaze alayı!" diyorum çırpınarak. "Bil bakalım tabutta kim olacak?"
Gözcüler ekibindeki tüm üyelerin mahlas olarak tarihteki ünlü bir sihirbazın ismini kullanmasının sebebi, hacker camiasında sihirbaz sıfatının üst düzey yetenekli hackerları tanımlamak için kullanılmasıdır. 😎
#D
üşmüşMeleklerSenfonisi
"Köşelerdeki sayıları kullandım işte." diye geveledim bir şey olmamış gibi. "Hoca öyle anlatmıştı."
Cihangir derin bir iç çekişle göğsünü şişirdi. "Hmm?"
Sahilde bize bakan teyzeleri görünce utançtan beynim bile kıpkırmızı kesildi. Bir devekuşu gibi telaşla kafamı Aras'ın göğsüne gömdüm.
"Neden kafanla kalbime delik açmaya çalıştığını sorabilir miyim, Melek?" diyerek güldü. "İçeri bir de fiziksel olarak mı girmek istiyorsun?"
asık suratlı, işkolik ve nemrut bir fizikçinin geriden gelip tüm dms erkeklerini sollaması ahshsjs. feza dorsey, okur kitlesinin topyekun sevdiği ilk erkek karakter olarak beni bile şaşırttı.
#D
üşmüşMeleklerSenfonisi
bölümün ilk yarısını şimdi paylaşayım. ikinci partı da gece eve gidince çok yorgun olmazsam yollayayım, veya yarın gönderirim. nasıl fikir?
burada mı şu an herkes?
#Ad
ıKonmamışÜniversiteHikayesi
Göçükten sağ kurtarılan birkaç vatandaşın haberini gündem yapıp enkazda ölen binlerce insanı unutturmalarından çok sıkıldım. Mucize haberleri görmek istemiyorum. Felaketin hesabını sormak istiyorum.
#HatayYard
ımBekliyor
"Öldüğü anı hissettim. Gözlerinden değil. Gözlerini ben onu boğmaya başlamadan hemen önce kapatmıştı. Neden? O anı bilmeden yaşayabilmem için mi? Öyleyse boşa uğraşmıştı. Çünkü canlı bir bedenin kadavraya döndüğü anı fark etmemek imkansızdır.
Ben, o anı ellerimde hissetmiştim."
Bu akşam
#7vitriol
'e yeni bölüm gelecek. Birkaç saate başlarız muhtemelen. Eski bölümleri okumayanların şimdiden
@7vitriol
hesabına girip okumaya başlamasını öneririm.
(Not: takip isteklerini arada bir gelip onaylayacağım. öpücüks.)
"Tam şu anda saatler ters yönde çalışmaya başlasaydı, hiçbir fizik kuramı bundan etkilenmezdi. Zira fizikteki tüm denklemler zamana göre simetriktir. Biri hariç;
Entropi."
#D
üşmüşMeleklerSenfonisi
"Entropi evrendeki kargaşanın ve yıkımın bir temsilidir. Sıkılan parfümün odaya dağılması, patlayan binanın etrafa saçılan kalıntıları, mezarda çürüyen ölüler ve parçalanmış her masum ruh bir miktar entropi yaratır. Ve tüm bu yıkımlar gibi, entropiyi geri almak da imkansızdır."
"Böyle, değil mi?"
Cevap vermedi bana.
"Ay yok, üçüncü vektörü koyacaktık önce..." diye panikledim. "Üçüncü vektördü, değil mi?"
Yine cevap vermedi. Birkaç saniyelik sessizliğin ardından sabırsızlanarak başımı sorudan kaldırdım.
"Cihangir dinlemiyor musun beni?"
"Öyle bir şey söylemedin ki."
"Yo söyledim."
"Yo söylemedin."
"İyi söylemedim." dedi iç çekerek. "Önce eigenvectorleri bulacağız, min max değerleri hesaplamaya ondan sonra geçeceğiz. Şimdi söyledim işte, oldu mu?"
Başımı salladım. "Hıhı, oldu. Hadi hesaplayalım."
Yeni şarkı keşfetmek istediğim zamanlarda dinlemek istediğim tarzda birkaç şarkı veya şarkıcı ismini Google'da aratıyorum, o şarkıların bulunduğu çalma listeleri çıkıyor ve genelde o listedeki diğer şarkılar da hoşuma gidiyor. Bu sefer arattım ve çıkan sonuca bakın...
Zannedersem o da bunu fark etti. Gözlerinde yanıp sönen anlık bir şaşkınlığın ardından başını kağıda çevirdi, hafifçe gülümsediğini gördüm.
"Asıl sen beni dinlememişsin Ahu." dedi silgiye uzanıp. "Hani önce eigenvectorleri bulacaktık?"
"Yani karakteristik polinomdan bahsetmedi bize. Direkt köşegen sayıları kullanın dedi."
Başımı kaldırıp ona baktığımda hafifçe öksürdü. "Tamam da o dediğin ancak diagonal matrislerde olur."
"Nasıl yani?"
Bunları burnundan soluyarak, rengini çözemediğim gözlerinde öfkeli çalkantılarla söylemişti. Şaşkınlıktan ağzımı bile açamadım. Tanıştığımız günden bu yana pek çok kez ona sataşmıştım ama sinir bozucu derecede sakin tavrından ödün vermemişti. Öfkesine ilk kez şahit oluyordum.
Ahubal ne kadar güzel uydu karaktere. (: Bu kızı nedense hep bal saçlı hayal ediyorum zaten, cuk oturdu. (Duman'ın Bal şarkısının Ahu isimli birine yazılması detayı da var tabi 👀)
#Ad
ıKonmamışÜniversiteHikayesi
Güzelliğine takılı kalmışsa demek ki🫠 Hem o ne kadar güzel "Cihangir" demek öyle🫠 Cihangir'ciğim yeniden yeniden aşık olacak sana Ahubalım🤭
#Ad
ıKonmamışÜniversiteHikayesi
"Ahu ben senin söylediğin her yalanı anlayamam." dedi en sonunda. Sesi yine derinden, dibini deliler gibi merak ettiğim bir çamurlu bir gölden geliyordu. "İçeride yalan söylemediğini anladım, o konuda canını sıkma..."
*⤵️
"Pardon ama ben ne yaptım acaba?" dedim öfkeyle. "Çekinme çekinme, dök eteğindeki taşları. Ahu ben seni kıskanıyorum, ondan böyle tibet öküzü gibi davranıyorum de. Bilmediğim şey değil zaten."
DMS için kapak çalışmaları...
Konsept hazır ama son aşamada tıkandım, özellikle arkaplanda kararsızım. Bir de mavili kısmın elektrik devresi(ikinci görseldeki gibi) olduğu pek belli olmuyor sanki, siz ne dersiniz?
#D
üşmüşMeleklerSenfonisi
"O zaman beni profesöre şikayet et." diye kestirip attı. "Şimdi, izninle gerçekten gitmem gerekiyor."
Bunları söyledikten sonra arkasını dönüp motoruna ilerledi. Peşinden gitmedim, seslenmedim. Zaten buna gerek yoktu.
Ben onu atölyeye getirtmesini iyi bilirdim.
Kalemi çektikten sonra topuzum birkaç saniye şeklini korumuş; ardından yer çekimine yenik düşmüştü. Nemli saç yığını hızını alamayıp omzumun üstüne kağıda dökülüverdi. Birkaç arsız buklenin yaylanarak Cihangir'in bileğine çarptığını gördüm.
Benim adım onun ağzında eğreti durmuyordu. Hatta senelerdir söylediği bir isimmiş gibi yabancılık çekmeksizin, kendine has bir tınıyla söylüyordu. Ah çeker gibi, derinden...
"Bunu kastediyorum işte." dedi öfkesini bastırmak ister gibi. "Durmadan sataşıyorsun bana. Sence doğru düzgün tanımadığın bir insanı bu kadar zorlamak mantıklı mı Ahu?"
"Yapmadığımı nereden biliyorsun?" diye terslendi birden. Yüzüne bakınca buz gibi mesafeli ifadesiyle karşılaştım. "Ayrıca seni ne ilgilendirir? Anlıyorum, Selim için endişeleniyorsun ama bundan daha fazla destek olamam ona. Yeterince şeyden vazgeçtim zaten."
Kendi sesim kulaklarıma çarpınca bir tuhaf oldum. Son günlerimin çoğunu içimden ona sayıp söverek geçirsem de, adını ilk kez sesli olarak dile getiriyordum. Garip bir tınısı vardı, eğreti durmuştu dudaklarımda.
Saat 1'den beri yazıyorum ve ortaya çıkan şeye bak... Eskiden yağ gibi akıp giderdi elimin altından, bir oturuşta 4.000 küsür kelime yazardım. Writer's block dedikleri şey bu mu aceba? Ve en önemlisi, nasıl atlatılıyor? :(
#D
üşmüşMeleklerSenfonisi
Onun öfkelendiğini görünce ben de gaza gelmiştim. Nihayet şöyle saç baş yolmalı bir kavga edebilecektik. Bilsem buraya gelmeden evvel tırnaklarımı törpülerdim daha iyi cırmık atabilmek için...
Niye bilmem ama Cihangir böyle kayıtsız bir nezaket göstermek yerine benimle saç baş yolmalı kavgalara tutuşsa, bu beni daha çok mutlu ederdi. Benimle kavga etmediği için bir türlü huzur bulamıyordum.
"Sen var ya, normal değilsin." dedim ben de hışıma kapılarak. "İnsan gibi bir şey sorayım dedim, verdiğin tepkiye bak. Sizin aranızdaki iletişimi nereden bilebilirim ki ben? Dışarıdan gördüğümü yorumluyorum."
Buna hakkım olmadığını da biliyordum.
"O anlamda demiyor." dedi Cihangir. "Benim onun başarısını kıskandığımı, o yüzden mesafeli davrandığımı falan düşünüyor. Zamanla mizacımın böyle olduğunu anlar herhalde."
Birden mevzuyu idrak ettim.
"Haklısın, biraz fazla tepki verdim." dedi soğuk bir tavırla. "Ama bu tavrımın sadece benden kaynaklı olmadığını biliyorsun değil mi?"
"Nasıl yani, Selim'den mi kaynaklanıyor?"
"Hayır, Selim nereden çıktı?" diye terslendi tekrar. "Benim tavrım senden kaynaklanıyor."
Oralı bile olmadı, fakat dudaklarından keyifli bir tebessümün gölgesinin geçtiğine yemin edebilirdim. "Rapor yazmak derslerine engel oluyorsa profesörle konuşup gruptan ayrılabilirsin."
"Ya da sen beni köle gibi çalıştırmaya son verebilirsin. Nasıl fikir?"
Test meselesi konusunda içiniz rahat olsun, öyle bir sahne yazmam. Elbette kurgularda her şey toz pembe olmaz, gerçek hayatın içindeki kötü detaylar da kötü olduklarını vurgulanarak anlatılır ama bu olayı cidden yazmak istemiyorum. Şimdiden söyleyim de mevzu uzamasın. =))
Başımın altından kaçamak bir bakış attım yüzüne. "Ama?"
"Ama anlamayabilirdim." dedi mesafeli nezaketini takınarak. "Sana ters, çok ters bir tepki verebilirdim. Üstelik Selim’e de söylerdim düşündüğüm şeyi... O benim en yakın arkadaşım. Hoş olmazdı."