Dünyaca ünlü yönetmenlerin son filmlerini "kimsenin izlememesi" şartıyla ülkemize getireceksin ve bunun adına da "festival" diyeceksin. Ken Loach'ın filmini 4 salonda, 200 kişiye izletmek mi festival? Üstelik kendisine en çok para verene öncelikli bilet satma koşuluyla?
SSCB'den sonraki Yeni Rusya'nın baba parası yiyen şımarık gençleri, genç bir kıza tecavüz eder. Mahkeme, kızın mini etek giyerek rızası olduğu gerekçesiyle olayı kapatır. Dedesi, torununun intikamını kendi bildiği yöntemlerle almaya karar verir.
Voroshilovskiy Strelok, 1999
mubi filmleri çok sıkıcı ve entelektüellere göre algısı üzerinden yapılan şakalar o kadar baydı ki bir kere bile mubiyi açmadıkları çok belli yani gayet genel seyirciye hitap eden filmler var ugurfilm bile daha entelektüeldir
80 milyonluk ülkemizde Ken Loach'ın filmini sadece 800 kişi seyredebilecek. Bunu izleyen de bilmem ne kart sahibi, bu karta binlerce lira para vermiş ayrıcalıklı bir sınıf olacak. Bizler de bu sözde festivallere alkış tutacağız, öyle mi? Sonra biz suçlu oluyoruz.
zeki abi, örgütlenme yok olay biraz kişisel. bilerek ve isteyerek o yazıyı yazdım. sen filmi bir platforma satıp para kazandıktan sonra izleyemeyen sinemaseverlerle buluştururuz bir şekilde. çoğu sitenin sahibi ne yazık ki seni tanımıyor, sinemayı bilmiyor. seviliyorsun.
Pandemi döneminde bu işlerin çevrimiçi de yapılabildiğini gördük. Gümüşhane'de, Mardin'de, Artvin'de yaşayan insanlar nasıl ulaşacak bu filmlere? Bazıları kendisini ayrıcalıklı zannetsin diye inanılmaz bir şekilde buradaki insanları Kolpaçino 4'e mahkum ediyorlar.
Her geçen gün hayallerimden uzaklaştığımı görüyorum. Film çekme hayaliyle başlanan yolun sonunda, sermayeye peşkeş çekilmiş bir site ve kariyer mecralarında red yemiş fabrika işçiliği başvuruları var.
Yerli sinema hesapları o kadar aptalca şeyler paylaşıyor ki çok sinirleniyorum. Ya bir kere de aa bu filmi görmedim, izleme listeme ekleyeyim diyeceğim bir paylaşımınız olsun ya. Sürekli aynı filmler, aynı replikler, aynı sahneler.
Bazen ani kararlar, hayatımızdaki çok şeyi değiştirebilir. Uğur Film de ani bir kararla 25 Ağustos 2017'de serüvenine başladı. "Bağımsız filmleri neden internette bulamıyoruz" diye isyan edip bir günde hazırladığımız Uğur Film, 6. yılını kutluyor!
bez çanta işinde çok para olduğu bilgileri geliyor. sinema ile alakalı bez çantalar yapıp satma fikri rüyalarıma giriyor ama uğurfilm'de olduğu gibi bu işte de batarım ben
Dead Man’s Shoes, uzun yıllar sonra doğduğu kasabaya gelen bir askerin, kasabadaki bazı insanlar tarafından kötü muameleye maruz kalan zihinsel engelli kardeşi için yaptığı intikam mücadelesini konu ediniyor.
filmi eklemek için çok uğraştım ama altyazı senkronunu yapamayınca bıkıp bıraktım. Ancak film sitede varmış. Eskiden nasıl şevkle çalışıyorsam, senkronunu da yapmışım. Çekoslovakya yapımı bu filmi haddim olmadan öneriyorum.
Carodejuv Ucen (Karel Zeman, 1978)
Dünya genelindeki sosyal adaletsizlikler ve vahşi kapitalizmin sonucu olarak zengin-fakir ayrımının artmasına karşılık gençlerin isyanını dile getiren Die Fetten Jahre Sind Vorbei- Eğitmenler, toplam 11 ödül sahibi bir yapım.
Filmlerde figüranlık yapan İsa, 50 doların çalınması ile şüpheleri üstüne çeker ve parayı geri getirmesi için 24 saat süre tanınır. İsa rastlantı sonucu bir tabanca bulur ve intihar etmeye karar verir. Tam tetiğe basacağı anda zil çalar...
Üçüncü Sayfa (Zeki Demirkubuz, 1999)
Nâzım Hikmet, 1959 yılında gerçekleşen Küba Devrimi'nin seyrini ve kazanımlarını yerinde görmek üzere 1961 Mayıs'ında Küba'ya gider. Küba ve Devrim'in Nâzım'ı, Nâzım'ın da Kübalı sanatçıları derinden etkilediği içten ve yoldaşça bir kucaklaşmanın hikâyesi; Nazım’ın Küba Seyahati
Sovyetler Birliği yapımı 1967 çıkışlı "Anna Karenina", Lev Tolstoy’un başyapıtının en başarılı uyarlamalarından biri kabul edilir. Hem görsel hem teknik açıdan son derece başarılı olan bu film, romanın renklerini ve zengin dokusunu sinemada yaşatır.
Madem yarın seçim var, politik bir film önerelim. Costa-Gavras'ın yönettiği 1969 yapımı Z, komünist bir politikacının devletin sağ cenahı tarafından öldürülmesini ve olayı araştıran savcının devletin derinliklerinde ve bağırsaklarında amansız bir yolculuğa çıkmasını anlatıyor.
Az sonra 27 adet film geliyor. Bunlardan ikisi erotik kategorisinde olacak ama festival filmidir bilginiz olsun. Ana sayfada gözükmez o kategorideki filmler.
⭐️Wolke 9 (Andreas Dresen, 2008)
⭐️Batalla En El Cielo (Carlos Reygadas, 2005)
Bunlardan birini izlemeyen film kültürüm var demesin...
Woman in the Dunes (1964)
Yojimbo (1961)
Rear Window (1954)
Tenant (1976)
Ikiru (1952)
La Notte (1961)
The Man Who Sleeps (1974)
Human Condition Serisi
Double Indemnity (1945)
The Fire Within (1963)
Z (1969)
Orpheus (1950)
Yengeniz tivitlerimi okumamış ama instagram'da başka bir hesapta tivitimi görmüş. Çanta işine mi giriyorsun yeter artık bu kaçıncı batırdığın iş olacak deyip girişimci ruhumu baltalıyor. İçimdeki hallederiz kadir, feridun bitir ve amil sağlam'ın ruhu ağlıyor şu an.
Meriç Demiray'ın ilk ve tek yönettiği film olan Babam Büfe, değerini bilinmeyen yapımlardan biri. Oldukça sade ve insanı içine çeken bir film. 2018'de kaybettiğimiz Turan Özdemir'i de saygıyla analım.
eskiden, insanların internete bu kadar kolay erişemediği için bağımsız sinemaya ulaşamadıklarını ve filmleri keşfedemediklerini düşünürdüm. internetin gelişmesiyle, sinemanın yapısında bir değişim olacağına inancım tamdı. meğer tam bir aptalmışım.
bizi genelde az takipçili, feyk pp'li kişiler takip ediyo ya bot musunuz anlamıyorum ki ne güzel eskiden insanların profillerine girip analiz yapardım, sizlerin tivitide pek olmuyor genelde
dizi siteleri yanlış getirince el attım. Raúl Ruiz'in Portekiz televizyonuna Noel için hazırlanmış üç bölümden oluşan mini dizisi Manoel Dans L’île Des Merveilles, sarı altyazıyla sizlerle. Aslında yengeniz için getirdim ama herkes faydalansın diye ekledim siteye. iyi seyirler.
Takipçilerin hepsinin fotoğraf, isim ve tivitlerine bakar, sosyolojik tespitlerde bulunurum kendimce. Bazen beğeni gelince hemen tanıyorum, kaç senedir takip ediyor beni helal olsun bıkmadı diyorum. Vefalı dostlarımızı unutmayız. Şaka şaka bildiğin işsizlik ama olsun çok zevkli.
Cafer Panahi’nin son filmi No Bears - Ayı Yok, yine kendi hapis durumuyla ilgili bir meta sinema örneği. Bir sınır köyünde yaşayan Panahi, bilgisayar ve telefonuyla uzaktan komut vererek Türkiye-İran sınırında yaşayan İranlı sürgün bir çiftin aşk hikâyesini yönetmeye çalışıyor.
Bize laf yapıyorlar, şikayet ediyorlar çoğu filminiz 480p diye ama bazıları 480p için 27 TL fiyat alıyor bunları demezleeeerr sevgili halkım demezleeeerr
Bir kadın, tutkusu olan alkolü tamamen yaşamak için Berlin'e gelir. Mükemmel bir yeraltı şehri olan Berlin'deki barları gezer ve evsiz bir insan, serseriler ve Nina Hagen ile tanışır.
Bildnis Einer Trinkerin (Ulrike Ottinger, 1979)
Annesinin intihar girişimine tanık olan genç Mimi, geçici olarak teyzesi Solange'ın yanına taşınır. Ancak ilk geceden itibaren Solange'ın erkek arkadaşı Jean-Pierre'in gelişiyle uykusu kaçmaya başlar.
La Bouche de Jean-Pierre / Jean-Pierre’in Ağzı (Lucile Hadzihalilovic, 1996)
Yalan bilgi. 2015 yapımı Life Smartphone, Venedik Film Festivali'nde ödül kazanmamıştır. Twitter para kazanma özelliğini açtıktan sonra gerçekleşen dikkat çekici tivitler atma merasiminden nasiplenmeye çalışanlara prim vermeyiniz.
Amerikalı bir kadın, İngiliz asıllı olan kocası tarafından İran'da tuzağa düşürülür. Şeriatın yükselişe geçtiği bu dönemde, ülkede kapana kısılan kadın için hayat kısa sürede cehenneme dönecektir.
Not Without My Daughter - Kızım Olmadan Asla (Brian Gilbert, 1991)
Festivale senaryo desteği için projeni yolluyorsun, ana fikri yok diyorlar. Ya kardeşim bir filmin ana fikrinin olması zorunluluğunu kim belirliyor ya? Gerçekten sinema belli kalıplar haline sıkıştırılmış durumda ne yazık ki. Ben bok gibi film çekmek istiyorum, müsaade etmiyorlar
Tam 1 saattir çiğliden bostanlıya 10 kilometre yolu gidemedik, belediye sağolsun kimsenin binmediği tramvay da yapmış. Oyum sana Hamza Dağ, umarım yüzümüzü kara çıkarmazsın.
şu hareketlere bak, tavırlara bak. nasıl snob, suratını ekşitip "bulabilirlerse" diyor. ablam uğurfilm sana tek atar. trde sinema izleyicisinin yarısı senden daha sinefil, kalanı da bu taraklar için film izlemiyor zaten. jet sosyetenin yazarından da sinema öğrenecek değiliz.
Hatırladığım kadarıyla izlediğim ilk "sanat" filmi. Filmden hiçbir şey anlamamıştım. Anlamadığım için de kendimi sorgulamıştım saatlerce ben mal mıyım acaba diye.
⭐️Uncle Boonmee Who Can Recall His Past Lives / Amcam Önceki Hayatlarını Hatırlıyor
Seçimin en net kaybedeni TKP olmuştur. "Köyden İndim Şehire" mottosu ile en örgütlü olduğun ilçeden SMF'nin sana sormadan aday dayatmasıyla, Defne'de TİP'ten yediğin kazığa rağmen Samandağ'da Karanfil Devrimi niteliğinde cevabınla birçok stratejik hatalar yapılmıştır.
biz sosyalistlerin iletişimi kuvvetlidir ama ticaretimiz kötüdür. o yüzden 80 sonrası reklamcıların hemen hepsi sosyalisttir. çok nadir kesimi ticarete atılmış, çoğu batmıştır. diğerleri de meyhane açmıştır.
bez çanta işinde çok para olduğu bilgileri geliyor. sinema ile alakalı bez çantalar yapıp satma fikri rüyalarıma giriyor ama uğurfilm'de olduğu gibi bu işte de batarım ben
Diğer sitelerin logolarına bakıyorum sade ve minimal yapmışlar bir de bizim sitenin logosuna bakıyorum pavyon gibi yapmışım her tarafı renkli renkli ya şuna baksanıza
Kuru Otlar Üstüne'yi izledin mi diye soru gelmiş çok, bu soruları kınıyorum. Arkadaşlar dün yengenizi Cehennem Melekleri 4'e götürdüm, şimdi de Arka Sokaklar'ın yeni bölümünü izliyorum limonlu çayımı içip.