1
Erhan Önal'ın resmi sitede kuru bir vefat mesajıyla anılması içime sinmiyor.
Bizim kuşağın ölümsüz isimlerindendi ve Galatasaray'ın futbol devriminin simgelerindendi.
Biraz anı, biraz tarih....
Galatasaray'ın Papaz'ı...
2
Erhan, bize 1985 yılında gelmişti.
Bilenler bilir, aslında Türkiye'ye ilk dönüşü, 1982 yılının Ocak ayıydı. Fenerbahçe'ye gelmişti. Ali Dinçkök bir salon turnuvasında teklif etmiş ona..
Standart Liege'de oynayamadığı için kabul ettiğini anlatırdı. Sezon sonuna kadar demiş.
3.
Gelir gelmez Kıbrıs kampına gitmiş Fener'in.
İlk yarı lider bitiren takım, ikinci yarıda düşünce, sorumlu olarak Erhan'ı seçmiş kulüp ve medyası...
Bir gece bir gazeteci evine gelip kadro dışı kaldığını söylemiş...
Tam orada Türkiye ile tanışmış :-)
4.
Şöyle anlatmıştı bize:
“Benim için hayat açısından da çok zor oldu. Avrupa’da, oranın kültürü ile büyümüşüm. Bir de beni buraya öyle bir getirdiler ki, sanki Erhan Önal tek basına takımı kurtaracak.
İyi oynadığım zamanlarda bile yönetimden saha
kenarına haber gelirdi..."
5.
"onu takımdan çıkarın falan diye. Sonunda bir gazeteci gecenin birinde kapımı çaldı. Yönetim seni kadro dısı bırakma kararı aldı diye. Ben de “Bunu yönetim kendisi bana
iletemiyor mu?” diye sordum. Bavullarımı topladım ve
ertesi sabah Türkiye’den ayrıldım.”
6.
Galatasaray'da Derwall'le başlayan değişimin ilk yılı, 5.likle bitmişti ve 1985-86 sezonu için 13 yıl sonra şampiyonluk bekleniyordu.
3 büyük transfer yapılmıştı.
Arif Kocabıyık, Cevad Prekazi ve Erhan Önal...
8
Oradan Belçika'ya Standart Liege'e gitmişti. Orada "libero" oynamaya başladı...
"Libero" derdik o zaman... Geriden oyun kuran, defansif ortaha saha...
Orada da parlamıştı Erhan...
9.
İşte Fener'e, orada geçirdiği büyük sakatlık sonrası kadroya giremediğinde tekrar Almanya'ya dönmek için fırsat kolladığı zamana gelir.
Bochum'a gitmek istiyordu ama sezon sonuna kadar da futbol oynamak...
10.
Ama Liege onu bırakmadı sezon sonunda.
O da inat etti ve Almanya’ya dönüp amatör oynamaya karar verdi. Liege'e 10 bin mark gönderip Türklerin ilk kurduğu kulüp olan Münih Türkgücü’ne gitti.
11
1984'de gurbetçilere özgü 2 aylık askerlik için geldiğinde 150 bin mark'a anlaşmıştı Galatasaray’la…
O zaman için büyük para :-)
Ama tam da Derwall'in istediği "Alman mentalitesi"ne sahip bir futbolcu...
12
Zamanın Galatasaray Başkanı Ali Uras, imza töreninde, “Ne için geldin?” diye tekrar soruyor.
Verdiği cevap şöyle:
“İçimde bir Fenerbahçe meselesi var. Top oynamadan gittim buradan, kendimi ispat etmek istiyorum.”
13
Gerçekten oynadığı ilk maçtan itibaren ispat etmeye başladı. Topu tutuşu, kafasını kaldırıp arkadaşlarına bakması ve pası öyle-ve hep ileriye- vermesi ile hepimizi büyülemişti.
Sanki artık bizim de bir Beckenbauer'ımız var gibi hissediyorduk...
14
Galatasaray, o sezon-malum- Beşiktaş ile çekişti. Ve-yine malum- yenilgisiz 2. oldu.
Erhan ve Simo, 36 maç forma giydi. Kadronun vazgeçilmez ismiydi.
15
Derwall üçlü savunma oynatırdı. Erhan, yüreğimizi hoplatırdı aldığı risklerle ama o kadar güvenirdik ki ona..
Topu ayağının dışı ile oyuna sokuşu ile bizi kızdıran riskli oyununun unuttururdu.
17
Sonra şampiyon olduk, ardından bir daha şampiyon olduk..
Avrupa maçları başladı. Erhan, Avrupa’da yarı final oynayan Galatasaray'ın beyni idi.
O zamana kadar hakim "topu uzaklaştır yeter" savunmasına, "yetmez topu uzaklaştırmak, oyunu da kurmam lazım" anlayışını getirmişti.
18
Papaz, 1991-92 sezonu sonuna kadar oynadı. Galatasaray'ı o kadar içselleştirmişti ki artık, Camianın simgelerinden biri oldu.
Yine sakallı, yine yakışıklı ve karizmatik...
Galatasaray'a yakışan...
19
Galatasaray için "hayatımın en önemli noktası" demişti bize bir zamanlar...
Galatasaray'ın Derwall-Denizli ile başlayan 1. futbol devriminin en önemli simgesiydi.
Güle güle "Aman Sakal Canım Sakal"...
Anılarımızda hep yaşayacaksın...