konuşacak çok şey birikti, ara beni. gece ikide, akşam mesai bitişinde ara. bayramda seyranda, ağladığın bir filmin sonunda, eski bir şarkıyı duyunca ara. eve varınca, evden kaçınca, sokakta kalınca ara.
elbette seni inciteceğim.
elbette beni inciteceksin.
elbette birbirimizi inciteceğiz.
ama bu varoluşun mutlak koşuludur.
bahar olmak, kışın riskini kabul etmek demektir.
var olmak, var olmama riskini kabul etmektir.
seninle artık rüyalarda bile buluşmak istemiyorum, şimdi koynuna al bu gerçeği hangi yatak aklarsa seni git orda uyu. kafanın altında taş kesilen her yastık benim, göğsünün üstünde hissettiğin her ağırlığı da sen var ettin zaten. gecen kalbin gibi olsun, seni güneşten azat ettim.
“Gerçek ruh eşin seninle arkadaş olacak. Seni anlayacak, seni takdir edecek, seni sevecek, seninle iyileşecek, seninle büyüyecek ve seninle gelişecek.”
sevgi her şeyi halleder sanıyordum yanılmışım. İlk zamanlar beni buna çok inandırmıştın, ama artık inanmıyorum çünkü senin birisini sevebilecek bir kalbin olduğuna olan inancımı tamamıyla kaybettim.
ben huzurla devam etmek istiyorum. yani huzur dediysem her şeyin mükemmel gittiği bir hayattan bahsetmiyorum. suistimal edilmediğim, korkmadan sırtımı yaslayabildiğim insanlarla, kim daha çok çabaladı yarışı olmadan, anladığım, anlaşıldığım taktiksiz sade bir hayat istiyorum
Benim hiç gönlümü almadılar. Ben hep kendi kendime bir köşede affettim herkesi. Kimsenin çabası olmadı, kimse kırdığımı onarayım demedi. İçimdeki çocuğu küstürüp karşısında gülüştüler. Ellerine kollarına sağlık.