Tüm deliller, Medet Ekizceli’nin askerler tarafından değil, kimliği bilinmeyen birileri tarafından vurulduğuna işaret ediyor. O gece ne oldu? Bu olay, bağımsız bir uluslararası soruşturmayla yeniden incelenmeli.

Kamera görüntüleri, aracın hareket halindeyken vurulduğunu; harita analizleri ise atış mesafesinin yaklaşık 80 m. olduğunu ortaya koyuyor. Uymanlar bu mesafeden MP5 gibi kısa namlulu bir silahla geceleyin hareket halindeki bir araç personelini vurmanın çok zor olduğunu söylüyor.

Resmî iddia, “sözde darbeci askerlerin açtığı ateş” yönünde. Ama balistik raporlar başka bir gerçeği gösteriyor. Raporda Ekizceli’nin vücudundan çıkan 9 mm merminin, askerlerin silahlarından atılmadığı acikca belirtiliyor.

Dostlar, aydınlatılması gereken yeni bir SAHTE Şehit dosyası ile karşınızdayım. Medet Ekizceli Dosyası 15 Temmuz gecesi, Ankara Beştepe’de, 34 yaşındaki işçi Medet Ekizceli belediye görevi için bölgeye gidiyor. Ancak silah sesleri duyuluyor ve aracın içinde vuruluyor.

Üstelik o gece Beştepe çevresindeki onlarca güvenlik kamerası ve görüntüler … bir anda “kayıp”. Tüm bu çelişkiler, Ömer Can’ın ölümünün hâlâ aydınlatılmadığını gösteriyor. Kamuoyu, yıllardır tek bir şey istiyor: gerçeğin ortaya çıkması ve adalet.

Barut kalıntısı, ateşin iki metreden bile yakın olduğunu gösteriyor. Yani Ömer Can, kalabalığın içinden vurulmuştu. Kriminal inceleme sonucu ise hiçbir askerî silahla eşleşmiyor.

Resmî kayıtlara göre bu, sözde darbeci askerlerin açtığı ateş sonucuydu. Ama belgeler, tanık ifadeleri ve raporlar farklı şeyler söylüyor. Olay yeri raporlarında “bomba patlaması” yazıyor, ama adli tıp raporu Ömer Can’ın yakın mesafeden vurulduğunu kanıtlıyor.

Dostlarım yeni bir SAHTE Şehit Dosyası ıle karşınızdayım. 15 Temmuz gecesi… Ankara’da, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi çevresinde bir hukuk öğrencisi, Ömer Can Açıkgöz, hayatını kaybetti.

Bu olay, Türkiye’de yargı bağımsızlığı, medya sorumluluğu ve gerçeklerin yeniden incelenmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Gerçekler, er ya da geç ortaya çıkar. Önemli olan, onları görmekten korkmamak.

Ancak yıllardır her 15 Temmuz anmasında, Ziya İlhan Dağdaş’ın adı “251 şehit” arasında hâlâ anılıyor.

Kamera kayıtları da bunu doğruladı: Dağdaş, tanka ateş ederken seken bir kurşun başına isabet etmişti. Mahkeme, sanıkların hiçbir suçunun olmadığını belirterek beraat kararı verdi.

Resmî anlatı, onun sözde darbeciler tarafından vurulduğunu söylüyordu. Ama mahkeme kayıtları, bambaşka bir gerçeği ortaya çıkardı. Adli Tıp raporuna göre; Yakın mesafeden vurulmuştu — yani kurşun, iddia edildiği gibi Genelkurmay’dan değil, olay yerinden, çok yakından gelmişti.

Selam Dostlarım. Yeni bir olay ile karşınızdayım. Ziya İlhan Dağdaş Olayı 'Sivil bir kahramanın ölümü'

Ne zorsun ahir zaman! Gel de şimdi hatırlatma! HATIRLAYALIM Yererken öven şapsal haberci: (Tuğg.Ahmet Bican Kırker*) Bir kuruşunu yemiyordu askeriyenin. Makam arabasıyla dışarı çıktığımızda KENDİ KRETİ KARTIYLA BANA MAZOTU DOLDURTTURUYORDU. Askeriyenin mazotunu kullanmıyordu.

Buna rağmen rejim yanlısı medya, yıllar boyunca Mahmut Eşit’i “15 Temmuz şehidi” olarak manşetlere taşıdı ve 251 Şehit söylemi ile kandırılmaya devam ediyoruz.

Mahkeme de ölümle sanık arasında hukuki bağ kurulamayacağını açıkça belirtti.

Yargı sürecinde sanık, 17 Temmuz aksamı Mahmut Eşit e su şişesi attığını kabul etti fakat terör örgütüyle bağlantısı bulunamadı. Burada şu soru öne çıkıyor: Bir kişi(İlgili sanık), sözde darbe girişiminden sadece iki gün sonra gerçekten darbe yanlısı bir protesto yapabilir mi?

Resmî söylem, onun darbe karşıtı direnişte şehit düştüğünü iddia etti. Ama gerçek farklıydı. Mahmut Eşit, 15 Temmuz gecesi değil, 17 Temmuz 2016’da hayatını kaybetti.

Dostlarim yeni bir olay ile karsinizdayim. 15 Temmuz sözde darbe girişimi gecesiyle ilişkilendirilen pek çok olay arasında, Mahmut Eşit vakası öne çıkan isimlerden biri. Çünkü ölümünün o geceyle hicbir iliskisi yok. İşte Gerçekler....

Yani bu ölümler, sözde darbe girişimiyle ilişkilendirilemez. Buna rağmen her yıl 15 Temmuz anmalarında tüm ölümler sözde darbe girişimine bağlanıyor. Bu durum hem hukuki gerçeklerin hem de birçok masumun bu kumpasa nasıl çekildiğini gösteriyor.