Sivas merkezde bir lokanta garsonu televizyonda iktidar yetkilisi konuşurken kendinden geçti. Millet İttifakının PKK ile işbirliği yaptığını söyleyerek yüksek sesle ortalıkta konuşmasına devam etti. Tabi tanımıyor bizleri ve hepimizi alaya aldı. Bir süre sonra kendisine dedim ki,
Adayımızın Saadet Partimiz önünde açıklanmasına “utanç” demiş birisi.
Asıl utanç duyması gerekenler;
Söylemleri ve eylemleri arasındaki uçurumdan dolayı insanların dini sorgulamalarına sebep olanlardır.
Haksızlıkları yaygınlaştırıp, makamlarını savaş ganimeti görenlerdir.
Bugün Öcalan’dan bir mektup daha getirilse, aynı 2019 yerel seçimlerinde olduğu gibi birisi yine İmralı’ya destek için gönderilse bunu sorun etmeyecek kişiler bugün kalkmış bize vatanseverlik dersi veriyor. Bizim bu vatana, bu millete olan sevgimizi tartacak terazi yeryüzünde
Sn. Erdoğan AK Parti’nin ilk girdiği seçim olan 3 Kasım 2002’de siyaset yasağından dolayı aday yapılmamış, dolayısı ile milletvekili olamadığı için partisi iktidar olduğu halde Başbakan olamamıştı. Abdullah Gül Bey bu görevi üstlenmişti.
Sn. Erdoğan’ın yasağını CHP kaldırmış ve
CHP doğru bir iş yaparak Sn. Erdoğan’ın siyasi yasağını kaldırıp başbakanlık yolunu açınca sorun yok, yaşa, varol, demokrasi filan,
Ama Saadet Partisi CHP ile ittifak yapınca “vay efendim nasıl CHP ile birlikte olursunuz.”
İkiyüzlü siyasetin artık sonuna geliyoruz.
#SanaS
öz
Oradaydım.
Genel Başkanımız türbede dua ederken o hanım birden bağırmaya başladı. Sanki kurulmuş gibiydi. Genel Başkanımız kendisiyle konuşmayı denedi. Ancak o hanım ithamlarına devam etti.
Derdinin dinlemek ve anlamak olmadığı açıktı. Yazık hem de çok yazık. Eserinizle övünün.
Kaç sefer söyledim hatırlamıyorum ama bir kez daha söyleyeyim;
Biz Sn. Erdoğan’ın da AK Parti’nin de düşmanı değiliz. Bizler siyaseti kişisel hesaplaşma alanı olarak görmeyiz. İyilikler, güzellikler illa bizim elimizden olsun diye bencillik de etmeyiz. İktidarların yaptıklarıyla
Genel Başkan Yardımcımız, Kocaeli Milletvekilimiz değerli büyüğüm, ağabeyim Hasan Bitmez Bey’i kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyim.
Uzun yıllara dayanan hukukumuzda bizler onun davası için yaptığı fedakarlıklara, hayatını bu uğurda vakfetmesine ve ortaya koyduğu mücadeleye
İyinin, güzelin, doğrunun, faydalının hakim olması için ortaya koyduğumuz bu zorlu ve bir o kadar da onurlu mücadelede Allah her daim yar ve yardımcımız olsun.
Dün bir kalp rahatsızlığı yaşadım. Hamdolsun sağlık durumum şu an gayet iyi, hastanede müşahade sürecim devam ediyor.
Öncelikle hastaneye kadar gelerek ziyaret eden ve bilgi alan Genel Başkanımız Sn.
@T_Karamollaoglu
'na hassaten ve canıgönülden teşekkür ediyorum.
Şimdi hastaneden ayrıldık. Çok şükür Genel Başkanımızın durumu iyi. Sağlığına dair güzel haberler aldık. Allah Genel Başkanımıza ve tüm hastalarımıza şifa versin.
Uçağa geçişi beklerken bir beyefendi parti rozetimi gördü ve sohbete başladık.
Bir ara “şu kadar yıldır Cuma namazına gitmiyorum. İmamların partili gibi vaazlarına dayanamıyorum artık”dedi.
Doğru-yanlış, eksik-fazla böyle insanların sayısı her geçen gün artıyor. Büyük vebal bu!
Bayraktar İHA’lar ve Bir Hatıra...
Yıl 2006 idi. Müslüman Topluluklar Birliği Toplantısı’nı İstanbul Cevahir Otel’de düzenliyorduk. Erbakan Hocamız bizi çağırdı. Programda olmamasına rağmen “Çabuk Özdemir’i (Bayraktar) bulun. Selçuk’u da alsın acil olarak buraya gelsin” dedi.
Kocaeli Milletvekilimiz Hasan Bitmez Bey’in tedavisi yoğun bakımda devam ediyor.
Telefonlarıyla, mesajlarıyla bizleri arayıp, soran bu zor günümüzde bizimle birlikte olan her bir dostumuza şükran borçluyuz. “Yer gök dua üzerine kurulmuştur.”Dualarınızı eksik etmeyiniz. Allah
Ayasofya ibadete açıldı.
Başörtüsü sorunu fiili olarak çözüldü.
Taksim’e cami bir ihtiyaçtı yapıldı.
Emeği geçenlere teşekkür ederiz.
Peki, dindarlar olarak eskisi gibi “emin” insanlar mıyız? Adil vasfımızla öne çıkıyor muyuz? Hürriyet, ehliyet, liyakatte ne durumdayız?
Saadet Partisi herkes için güvenli bir limandır.
Kendi rengini muhafaza ederek toplumun bütün kesimleriyle iletişime geçebilen derin bir tecrübeye sahiptir.
Saadet Partisi kazanımların garantörüdür.
Türkiye bir değişime hazırlanırken herkesi bu çatının altına davet ediyoruz.
14 Mayıs günü yapılacak olan 28.Dönem TBMM seçimlerinde Saadet Partisi adayı olarak CHP ortak listesinden İstanbul 2. Bölge milletvekili adayıyım.
Seçimlerin hayırlı olmasını diler, arayan, çeşitli mecralar yoluyla tebrik ve destek mesajlarını ileten herkese teşekkür ederim.
Devletin makamlarına onlardan icazet almadan atama yapmayanlar siz,
Başta Ankara olmak üzere ülkenin imkanlarını “parsel parsel” onlara peşkeş çekenler siz,
Mecliste siyasi ayağın araştırma oylamalarına “hayır” diyenler siz,
“Ne istediler de vermedik” diyenler sizlersiniz ama
Değerli büyüğümüz, Milli Görüş hareketimizin öncülerinden, Erbakan Hocamızın yol arkadaşı, eski Diyanet İşleri Başkanımız, İslami İlimler Araştırma ve Yayma Vakfı (İSİLAY) Mütevelli Heyeti Başkanı Lütfi Doğan Hocamız Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur.
Allah rahmet eylesin. Mekanı
AK Partili dostlarımıza sesleniyorum;
20 yılın kazanımlardan asla geri adım atılmayacaktır. Saadet Partisi bunun teminatıdır.
Ancak adalet, merhamet, ehliyet, liyakat, emanet, kul hakkı gibi can alıcı kayıplarımızın geri kazanılmasının teminatı da Saadet Partisi olacaktır.
"Sözün güzelini Filistin'e söyleyip, İskenderun’dan kalkan gemiler aracılığıyla bütün desteği İsrail'e verdiğiniz için tarihin sizi nasıl yazacağını hep beraber göreceksiniz!"
İHA - SİHA’ların kurucusu rahmetli Özdemir Bayraktar Ağabeyle 1997-98’lerden başlayan bir abi-kardeş hukukumuz vardı. İlgi duyanlar aşağıdaki linkten onunla ilgili bir hatıramı okuyabilirler. Özellikle de bizim bu projeyi durduracağımızı düşünenler okusun.
Bize ettiğin lafların milyonda birini başkalarına etme cesareti gösteremedin.
Taşıdığın cübbenin hukukunu korumak için kime yaradığına veya yaramadığına bakmadan sözünü ortaya koyamadın.
Karşımıza dikilme, git yoluna, buradan sana ekmek yok.
“Çok işimiz var, oyalama bizi…”
Sayın
@aDilipak
bugünkü köşe yazınızda;
“1 Mart tezkeresi için yine meydanlardaydık. Erbakan o gün tezkereden yanaydı. Bu kez onun o günkü siyasetine karşıydık” ifadelerini kullanmışsınız.
Erbakan Hocamız 1 Mart Tezkeresi için ;
"Irak'ta ölen tek bir çocuğun vebalini yedi
Bunca lüks,şatafat,israf ortadayken, milletin parasıyla alınan binlerce makam aracı, Mercedes ortalıkta fink atıyorken, Allah kimseyi 2012 model, kendi alınterimizle aldığımız Mercedes aracımızı bütün bu yanlışları örtmek için kullanmak gibi aciz ve zavallı bir duruma düşürmesin.
Sayın Cumhurbaşkanının haksız siyasi yasağının kaldırılmasına CHP desteği alındığında problem yok.
Ancak Saadet Partisi “Altılı Masa”da CHP ile birlikte olunca problem öyle mi?
Pardon, partinizin adında “adalet” ibaresi vardı, değil mi? Yoksa ben mi yanlış hatırlıyorum.
Bugün Cuma’da yanıma 9-10 yaşlarında bir çocuk düştü. Ayaklarında çorap yoktu. Kendimi tutamadım üşümüş mü diye ayaklarına dokundum. Çalışıyor musun diye sordum. Çorap satıyorum dedi. Hani nasıldı o şarkı; “fabrikada tütün sarar, sanki kendi içer gibi”. Aynen öyle bir şey işte...
9 saat oldu. Çerkeş - Gerede arasında mahsur kaldık.
Bir Allah’ın kulu bilgi vermiyor. Binlerce insan perişan halde. Yakıtı tükenenler var, yemeği bitenler var. Yaşlılar var, çocuklar var ama ne bir adım ilerleme sağlayabildik, ne de bir muhatap bulabiliyoruz.
Yazıklar
“Dışarıdaki tartışmalar ne olursa olsun, burada 1 Mart 2003’teki gösterdiğimiz iradeyi göstererek bu tezkereye, İsveç'in NATO'ya girişine “hayır” demeliyiz.”
Bir kişi düne kadar iktidarı destekliyor, bugün ise yanlışları yeni görmüş ve sorguluyorsa ona;
- aklın başına yeni mi geldi?
- her yanlışta katkın var.
- tövbe ettin mi?
- dediğimize geldin mi?
gibi cümleler kurmanın nefislere galebe çaldırmak dışında kime ne faydası var...
İHA -SİHA’ların mimarı Özdemir Ağabey bu ülkenin Vecihi Hürkuş’u, Nuri Demirağ’ları gibidir. Bu sürecin yürütülmesinde Erbakan Hocamızla çok yakın istişareler yapmıştır.
Projeyi 2000’lerin başında iktidara götürüp destek isteyen ilk kişi Genel Başkanımız Sn. Karamollaoğlu’dur.
Filistinlilerin kendi topraklarını Yahudilere sattıkları yalanı ortalıkta dolaşıyor ve maalesef müşterisi de oldukça fazla.
1947 yılında İsrail kurulurken bütün Filistin topraklarında Yahudilere ait toprak oranı sadece yüzde 6.2’dir. (Altı nokta iki)
Sosyal medyada dolaşan
Hasan Bitmez Ağabeyimizi ebedi istirahatgâhına uğurladık. Allah bu yolculuğunu hakkında hayırlı eylesin. Gayretli, fedakar, olumsuzluklara teslim olmayan, hedefe kilitlenmiş bir dava adamı olduğuna şahidiz. Salih Amcamız ve ailesindeki vakar nesiller boyunca unutulmayacaktır.
Genç bir kızın; “Kış geliyor mont almam lazım. Mont olmuş 300-400 lira. Gerçekten geçinemiyoruz" diyerek gözyaşlarına boğulmasını kahrolarak izledim.
Siyaseti bu kızımızın gözyaşlarını dindirmek, onu sevindirmek için yapmadıktan sonra iktidar olsan ne olur, olmasan ne olur!
Hasan Bitmez başkanımız, vekilimiz için TBMM'de resmi tören düzenlendi. Taziyede bulunan milletvekillerinin Hasan Bey ile ilgili kurdukları cümleler nasıl bir iz bıraktığına dair önemli şahitliklerdi. Cenaze namazı yarın Cuma namazı sonrası Fatih Camii'nde kılınacak ve
Türkiye, darül harp değildir!
Seçimler bir savaş olmadığı gibi ülke imkanları iktidarlar için bir ganimet de değildir.
Dindar kimlikleri ile siyaset yapanların sorumluluğu ise çok büyüktür…
Genel Başkanımız Sayın Temel Karamollaoğlu Türkiye siyasetine ismini altın harflerle yazdırmış, Milli Görüş Hareketi’nin kurucularından ve 50 yıldır bu çizgide çalışmalarını ısrarla sürdüren örnek bir şahsiyettir.
Yine Saadet Partimiz her zaman "Türkiye'nin Teminatı" şiarıyla
Tek dertleri var seçimleri kazanmak. Nasıl olduğunun önemi yok. Yalanmış, kul hakkıymış, istismarmış, manipülasyonmuş bunların hiçbirisi sorun değil.
Ancak biz hem kazanacağız, hem de kul hakkına girmeyeceğiz. Yalana tevessül etmeyeceğiz. Biz kazanacağız ve kimse kaybetmeyecek.
Bazı gerçekleri hatırlamakta fayda var;
BM nezdinde bile sınırları belli olmayan çünkü sürekli işgal ettiği toprakları genişleten bir İsrail var.
Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa’ya saldırıp, ibadet yapmalarını engelleyerek kutsalları hiçe sayan, orayı postallarıyla
Biraz önce aracımı park ederken kaldırımda birisi 7 diğeri ise 5 yaşlarında iki çocuk gördüm. Büyük olan hüngür hüngür ağlıyordu. Nedenini sordum, bir şey yok dedi. Araçtan indim yanlarına oturdum. Hadi anlatın bakalım ne oldu diye ısrar ettim.
Vefatının yıldönümünde davamızın lideri,
Milli Görüş hareketimizin kurucusu,
Önden çeken, arkadan toparlayan,
Önce kendisi inanan, sonra herkesi inandıran,
Hak ve hakikatı yılmadan savunan,
Ülkemizin, dünyanın mazlum ve mağdurlarına umut yükleyen, ümit olan,
İyinin,
Bizler Sn. Cumhurbaşkanının da AK Parti’nin de düşmanı değiliz.
Milletimize karşı olan sorumluluğumuzla hep uyarmaya çalıştık. Karşımıza sürekli duvarlar ördüler.
Birbirine taban tabana zıt kararlar alınırken çırpınıp, durduk. Bugün kızanlar, yarın bizleri elbette anlayacaklar.
“Her Çocuk Özeldir” ilk izlediğim filmiydi. Popülizmden uzak, sosyal mesaj doluydu. 1 kg un dağıtacağını ilan etmiş, çoğu kimse itibar etmemiş. Her pakete 15.000 Rupi (1375TL) koymuş ve böylece yardımları gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırmış. Ne diyelim, Tebrikler...
#amirkhan
1998 yılında Refah Partisi kapatıldığında 4,5 milyon üyesi vardı. 1995 yılı seçimlerinde 6 milyon oy almıştı. RP Türkiye’nin 1. partisiydi. Anayasa Mahkemesi partimizi kapattığında yüreğimizdeki acı tarif edilemez boyutlara ulaşmıştı. Her şeye rağmen o karara uymuş ve ülkemiz
İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırımı Lahey Adalet Divanı’na taşıyarak önemli bir adım atan Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçiliğine teşekkür ziyaretinde bulunduk.
Dert sahibi herkesi saflarımıza bekliyoruz.
Ülkemizin geleceği ile ilgili sözü olanları dinlemeye hazırız.
Saadet Partisi olarak milletimizin bizden neler beklediğini biliyoruz. Derdimiz üzüm yemek. Siyaset şahısların değil fikirlerin yarıştığı bir sahadır.
Gönlümüz açık,
Çamlıca Kulesi’ne giriş 60 TL, bir bardak çay ise 10 TL imiş.
Kamu yararı için yapılan çoğu yatırımlar neredeyse kamuya kapalı.
Kuleye paran varsa çık, köprüden paran varsa geç, otoyolu paran varsa kullan ama bütün bunlar verilen garantilere yetmezse, vergilerinle açığı kapat.
İktidarın faiz kararıyla birlikte en çok zararı, inancımızın temel kavramlarından birisi olan “NASS” gördü.
Acı olan da şu ki; dün faiz indirilirken alkışlayanlarla, bugün “ne yapalım kardeşim oyunu kuralına göre oynuyoruz” diyerek alkışlayanlar aynı kişiler…
Şükriye Annem Rahmet-i Rahmana kavuştu. En son Perşembe günü hastanedeki odasında görüşmüştük. Çok zor konuşabilmesine rağmen bakıcısına “ben oğlumu çok seviyorum” demişti. Sonra da yoğun bakıma alınmıştı. Bugün ruhunu teslim etti. Menzilin mübarek olsun Anneciğim.
2014 Beyoğlu Başkan adaylığımda tanıma şerefine ulaşmıştım. Manevi annem Şükriye Özatay. Tevellüt 1927. Bir İstanbul hanımefendisidir. Ayaklı tarihtir. Şimdilerde biraz rahatsız. Dua ediniz. TRT - Ömür Dediğin programına çıkmıştı. Merak edenler için link;
Televizyonlardaki hiçbir tartışma programına genel başkan yardımcılarını, milletvekillerini göndermeyen bir AK Parti var.
Sorsanız halkla iç içeler ama milletin karşısına çıkmak istemiyorlar.
Sahi neyden çekiniyorlar ki? Yoksa kendilerine güvenmiyorlar mı? Nedir mesele?
Ey AK Partili dostlar, arkadaşlar;
Nasıl oluyor da altında imzanızın olduğu, AB'ye Uyum Yasaları çerçevesinde çıkardığınız, ailenin, toplumun temeline dinamit koyan onlarca yasaya rağmen, hala suçu başkalarında arıyorsunuz? Kul hakkına girmek bu kadar mı sıradanlaştı sizler için?
İki hafta süren 2024 yılı bütçe görüşmelerini tamamladık.
Her türlü uyarımızı yaptık. Mücadelemizi verdik.
Hasan Bitmez Ağabeyle başladığımız maratonu, onun hepimizi derin üzüntülere boğan vefatının acısı ile tamamladık. Bazen biz neler yaşadık diye birbirimize sorduğumuz
Bugüne kadar AK Parti’yi destekleyen insanlarımız bu dönem sona erdiğinde asla yenilmişlik psikolojisiyle hareket etmemeliler.
Siyasi partiler birbirinin düşmanı değildir.
Seçimi kaybetmek dünyanın sonu değildir.
İktidarlar değişir, bu millet, bu ülke, kardeşliğimiz bakidir.
Bizler Sayın Cumhurbaşkanının da AK Partililerin de düşmanı değiliz. Bize saldırmayı alışkanlık haline getirenlere bir kere de ne dediğimize kulak verin diye hep seslendik. Konuşabildiklerimiz bizi anladı, konuşmaya yanaşmayanlar ise maalesef korkularının esiri oldular.
AK Parti sonrası bazıları bizlerden helallik isteyecek.
Haberciyse “emir kuluyduk”,
Trol ise “paralı askerlerdik”,
Bürokrat ise “koltuklarımız için korktuk” diyecek.
Bizler ise çoğuna hakkımızı helal edeceğiz ama bütün bunları “yaptıranlarla” ahirette mutlaka hesaplaşacağız.
COVID - 19 salgınıyla ilgili olarak, kamuoyunun merakla beklediği konuların yer aldığı soru önergemizi, Sağlık Bakanı Sayın Dr. Fahrettin Koca'nın cevaplaması talebiyle TBMM'ye sunduk.👇🏻
@saglikbakanligi
@drfahrettinkoca
Sen asıl imanı bozan haller neler onu anlat;
Kul hakkı yemek
Emeği hiçe saymak
İşi ehline vermemek
Adam kayırmak
İşine ve tartısına hile karıştırmak
Hırsa kapılmak
Zayıf bulunca zulmetmek, büyük görünce dalkavukluk etmek
Topluluk içine fitne sokmak
Yunus Emre - Aşkın Yolculuğu
Yok bakanlığımıza ait yollar, karla mücadele araçları,
Yok belediyemizin yolları, mücadele metodları...
Her şey bu millete ait ve millet aranızdaki bilek güreşinin bir nesnesi olmak istemiyor.
Milletin talebi çok basit; aranızda koordinasyonu sağlayın, beni yolda bırakmayın.
Sivas’tayım. Hava soğuk. Köyde sobasız oturmak mümkün değil.
Buralar çok sessiz. Asıl beka sorunlarından birisi de iç göç.
Türkiye terazi olsa kefenin birisi yere yapışır. Bu ölümcül bir plansızlıktır. Ekonomi, sosyal yapı tehdit altında. Nüfusun beşte biri bir şehirde olmaz.
Saadet Partisi’nin Suriye konusundaki hakkını teslim etmemek için kelimelere taklalar attıran, daha düne kadar birlikte olduğumuz arkadaşları gördükçe onlar adına üzülüyorum.
Bizim alkışa, teyide falan ihtiyacımız yok ama demek ki sizlerin kendinize de saygınız kalmamış.
Saadet Partisi hiç kimsenin peşine takılmayacak kadar bilgi, birikim ve tecrübeye sahiptir.
Derdi iktidar nimetleri olsaydı, istese bunlara ulaşabilirdi. Ancak zor olanı tercih etti. Ülke, millet dedi. İlkelere vurgu yaptı. Kamplaşmaya karşı durdu. Yarım asırlık tarih ortadadır.
Asgari ücret 11.402 TL,
Bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti 13.440 TL,
Açlık sınırı şimdilik 10.360 TL.
Denklem çok bilinmeyenli ama her sonuç şu gerçeği haykırıyor;
“Allah'ın on pulunu bekleye dursun on kul,
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.”
#asgari
ücret